Fatmagül’ü bilmem ama sizin suçunuz ne Bülent Bey?
- Dizi çok izlendiği için karşılaştığım herkes “Fatmagül’ün suçu neymiş?” diye soruyor. Bu, karşılığı olan bir soru değil aslında, “Benim suçum ne?” gibi bir söylem. Benim suçum da oyuncu olmak! (Gülüyor)
Sokakta karşılaştığınız izleyicilerin ilk tepkisi ne oluyor?
- Beren’i (Saat) görenler “Aaa Fatmagül” diyor, beni görenler de “Aaa Rahmigül” diyor! (Gülüyor)
Rahmi’yi sevenler herhalde en çok Mukaddes gibi biriyle evlenmiş olmasına üzülüyor...
- Rahmi öyle yazıldı, öyle gitti. Aslında Rahmi gibi o kadar çok adam var ki çevremizde... Benim bir bakkalım vardı mesela, karısından dayak yiyordu. “Rahmi neden Mukaddes’le birlikte oldu? Neden hâlâ onunla evli?” diye sorarsanız, bu soruların karşılığı sonuna kadar var. Mukaddes’i sevmiş, sevdiğine inanmış. Kardeşine ve karısına körü körüne bağlı. Kendisinden başka herkesi düşünüyor. Çocuklarının, karısının, kardeşinin, hatta Kerim ve Ebe Nine’nin mutluluğu onun için her şeyden önemli.
Rahmi, mental retardasyon (zeka geriliği) yaşıyor ve insan onu izlerken ister istemez bir yerde “Dur!” desin, isyan etsin istiyor...
- İstiyor ama Rahmi’yi biz bu haliyle çok sevdik. Ben oyuncu olarak da çok sevdim onu. Daha önce de söyledim; bu rolü kaybetseydim, kendimi affetmezdim. Ama nedense onun sevdiğimiz gibi kalmasını istemiyoruz. Aşkta da bu böyledir. Karşındakinin o halini seversin ama bir süre sonra kendine benzetmeye çalışırsın. Hepimiz Rahmi’yi normalleştirmeye çalışıyoruz. Bırakalım, “Yeter be!” deyip elini masaya vurmasın, kendi naifliğinde kalsın. Rahmi 65 bölümdür böyle. Karısını, çocuğunu döven adamı sokak ortasında dövebiliyor, kardeşini mutsuz eden adamın kafasına kürekle de vurabiliyor, ancak eline silah alıp adam öldürebilecek biri değil.
BENİ BU YAŞA KADAR BEREN Mİ DOYURDU!
Halanızın çocuklarının da mental retardasyonlu olduğunu söylemişsiniz...
- Ankara’da Zihinsel Özürlüler Federasyonu bana bir ödül verdi. O törende yaptığım konuşmada “Benim halamın çocukları da zihinsel engelli. Bu ödülü halamla enişteme ithaf ediyorum. Kuzenlerim benden bir yaş küçük. Onları ne zorluklarla bugünlere getirdiklerini biliyorum” dedim. Ama sanki “Benim halamın çocukları da öyleydi, bu Rahmi’yi oluşturmamda yardımcı oldu” demişim gibi gösterildi. Bu bana yapılmış bir haksızlıktı.
Bir süredir röportaj vermemenizin nedeni bu mu?
- Aslında vaatlerle ilgili bir durum var. Bir röportajımda da başıma gelenleri anlattım ve bana söylediklerimin aynen aktarılacağına dair garanti verildi. Ama o garantiden sonra “Beren Saat sayesinde ekmek yiyorum” gibi bir cümle başlık oldu. Halbuki “Ben çalışıyorum, emeğimin karşılığını alıyorum ama belki de Beren Saat bu dizide olmasaydı dizi tutmayacaktı ve bu kadar insan ekmek yemeyecekti” demiştim. Röportaj çıktıktan sonra sette Beren’e “Bari gelirken bir ekmek arası kaşar falan getir de sözümün hakkını ver” dedim! Ben 36 yaşında bir adamım, beni bu yaşa kadar Beren mi doyurdu?
Popülaritenin tiyatro oyununa kötü etkisi olduğunu da mı söylemediniz peki?
- Televizyondan gelen popülaritenin tiyatroyu kötü etkilediğini söyledim, çünkü insanlar artık oyun izlemeye değil, yıldız görmeye geliyorlar dedim.
RAHMİ, OYUNCUNUN USTALIK DÖNEMİNDE OYNAYACAĞI BİR ROL
Dizilerdeki oyunculuğun kalitesi arttı mı sizce?
- Bizim dizideki oyuncular çok iyi oynuyorlar ve doğallar. “Öyle Bir Geçer Zaman ki”de, “Muhteşem Yüzyıl”da da çok doğal ve güzel oyuncular var. Seyirci bu dizileri izledikten sonra kötü oyuna tahammül edemiyor. O yüzden her yıl 100 civarında dizi başlıyor ve sezon sonuna kadar çok azı kalıyor. Seyirci gerçekten seçici bu konuda.
Dediğiniz gibi reytingler yüzünden birçok dizi sezon sonunu göremiyor. Bu da dizisi yeni başlayacak bir oyuncu için korkutucu bir durum, değil mi?
- Korkutucu ama mantıklı da değil aslında. Ben aç da kalsam, parasız da kalsam oyunculuk ve tiyatro yapacağım bir şekilde. Çünkü işimi aşkla yapıyorum. Beni asıl korkutan, diziden sonra önüme gelecek projeler. Bundan sonra gelecek rolleri Rahmi kadar sevecek miyim acaba diyorum...
Rahmi gibi bir karakter kolay kolay gelmez sanırım...
- Gelmez. Rahmi, oyuncuların ustalık döneminde oynaması gereken bir karakter. “Ben ustayım” demek değil bu ama. Ustalık döneminde oynarsanız, “Adam bunu da oynuyor” derler. Rahmi’yi oynadıktan sonra “Adam başka ne oynayacak?” derler.
Ben izleyicinin “Bu adam gerçekten böyle mi acaba?” dediğine de eminim...
- Evet, böyle yorumlar geliyor. “Nasıl böyle düşünürsünüz?” diye şaşkınlık yaşıyorum bazen. Sette bir arkadaş “Abi annem seninle bir konuşmak istiyor, inanmıyorlar gerçekten öyle olmadığına” diyor mesela, “Anlat oğlum” diyorum, “Anlattım, inanmıyor” diyor. Annelerin kalbine dokunuyorum. Yolda da çoğu zaman yaşlı hanımların arasında kalıyorum. “Yavrum, biz sana çok acıyoruz” diye yanaklarımı seviyorlar.
Bu durum size hiç sıkıntı vermiyor mu?
- Hayır, bundan rahatsız olmuyorum ama bazen seviyeyi aşıyorlar. Geçenlerde sete yetişmeye çalışıyorum, Sultanahmet’teyim. Biri kolumdan çekip “Gel bir fotoğraf çektireceğiz” dedi. “Sete yetişmeye çalışıyorum” dedim, “Gel lan gel, seviyoruz” dedi. Bu, artık yüz-göz olmak. Mahallemdeki çaycı bile “Ünlü oldun, bizi unuttun” diyor. Oysa zaten muhabbetim yok onunla! Çay ocağında bir kere oturup çay içmişliğim yok...
BERLİN KAPLANI’NDA ŞOFÖR
“Berlin Kaplanı”nda taksi şoförü rolüyle çıkıyorsunuz seyirci karşısına...
- “Eyyvah Eyvah”ta oynamıştım. Ata Demirer arayıp filme gönderme yapacağını ve benim taksi şoförünü oynamamı istediğini söyledi. Ben çok severim böyle küçük şeyleri. Arkadan geçeyim, sadece görüneyim ne olacak? Yine gider oynarım. Bu, işini ne kadar sevdiğinle ilgili. Ben her sabah işe mutlu gidiyorum, çünkü oynamayı çok seviyorum. Bir de üstüne para veriyorlar. Piyango çıkmış gibi hissediyorum. Ne zaman ki sabah kalktığımda “Yine mi işe gideceğim” derim, işte o zaman oyunculuğu bırakırım.
UNUTAMIYOR AMA AFFEDİYOR
Rahmi’nin yerinde olsanız, onun yaptıklarını yapabilir miydiniz?
- Net bir şekilde; evet. Ben de onun gibi kardeşime sahip çıkardım. Mukaddes’le evliliğine gelirsek... Eşimin beni aldattığını bile bile devam edemezdim sanırım. Rahmi unutamıyor ama affediyor. Ben Rahmi kadar yüce gönüllü bir adam değilim. Bana 10 yıl boyunca yalan söyleyen insan saygı duymuyordur. Ben de saygıya çok önem veririm.