İlişkinin başlarında aşklarını doyasıya yaşayan iki insan, bir süre sonra nasıl olur da birbirlerinden köşe bucak kaçmaya başlar? Bu duyguya kapılan çiftlere müjde. Aşkın ömrü kaç yıldır?
Bu sorunun cevabı bugüne kadar bulunamadı. Bundan sonra da bulunma şansı yok. Ancak gerçek olan bir şey, aşkın ilk günkü heyecanını bir süre sonra kaybetmeye başladığı. Ancak bu süreyi uzatma şansınız var. Nasıl mı? İşte size öneriler:
“Nasıl olsa benim” demeyin
Cicim ayları geçtikten sonra, birçok çift birbirlerine “Nasıl olsa benim” düşüncesiyle yaklaşma hatasına düşer. Birbirine alışmanın getirdiği umursamazlık ve özensizlik her ilişkiyi sıradanlığa sürüklüyor ve bu sıradanlık, taraflardan biri “Beraberliğimizin bir anlamı kalmadı,” diyene kadar sürüyor. Aşkınıza sahip çıkın ve her aşamasında ona emek vermeye hazır olun. Birbirinizle ilgilenin, birbirinizi özleyin, konuşun, fikirlerinizi paylaşın ve sorunları, büyüyüp çözümsüz hale gelmeden oturup tartışın. Kısacası, ikiniz de gayret gösterin.
Ona sorumluluk verin
Kızgınsınız, hem de çok… Sevdiğiniz erkek birlikte oturmaya başladığınızdan beri nedense alışveriş, yemek pişirme, çamaşır yıkama, evi toplama gibi işleri sizin yapacağınızı varsayıyor, üstelik sizin mesleğiniz de onunki kadar yoğunken. Peki, ne oldu? Ne olacak, toplumsal rollere teslim olmuşunuz. Anne babalarımız ve toplum aracılığıyla bilinçsizce aldığımız “doğru kadın” ve “doğru erkek” rolleri, bir anlamda beynimize işler ve duygusal ilişkilerimizde ortaya çıkar. Siz içgüdüsel bir biçimde üzerinize düşen her işi yaparsınız ama onlar aslında ikinizin de üzerine düşen işlerdir. Ona, evle ilgili çeşitli görevler verin ve bu görevleri gerçekten üstlenmesini sağlayın.
Markete uğramayı unutup eve mi geldi? Sakın siz kalkıp markete gitmeyin, bırakın o gitsin. Ev işlerinde başarısız mı? Boş verin… Önemli olan onun da birtakım sorumlulukları olduğunu hissetmesi. Yoksa yaptığınız her iyilik, bir süre sonra kaçınılmaz bir biçimde göreviniz haline gelir ve bu da sizi ilişkinizden soğutmaya başlar.
Onu olduğu gibi kabul etmeye çalışın
Farklı ilgi alanları, geleceğe dair bambaşka beklentiler, hayaller ve birbirine ters bakış açılan çoğunlukla ayrılığa sebep oluyor. Tabii ki, karakterleriniz aynı olmak zorunda değil. Mesela siz daha neşeli ve dışa dönüksünüzdür, o ise daha sakin ve çekingen… Önemli olan, hayata bakışınız, beklentileriniz, zevkleriniz ve planlarınız. Beraberliğinizi sürdürmeyi gerçekten istiyorsanız, o zaman önce sevgilinizi değiştirme fikrini unutun. Onu şu anki haliyle, hiçbir şekilde başka bir insan yapmaya çalışmadan ve size ters gelen davranışlarından şikâyet etmeden kabul etmelisiniz, tabii o da sizi… Eğer ikiniz de bunu başarırsanız belki ilişkinizi uyum içinde sürdürebilirsiniz.
Bu sorunun cevabı bugüne kadar bulunamadı. Bundan sonra da bulunma şansı yok. Ancak gerçek olan bir şey, aşkın ilk günkü heyecanını bir süre sonra kaybetmeye başladığı. Ancak bu süreyi uzatma şansınız var. Nasıl mı? İşte size öneriler:
“Nasıl olsa benim” demeyin
Cicim ayları geçtikten sonra, birçok çift birbirlerine “Nasıl olsa benim” düşüncesiyle yaklaşma hatasına düşer. Birbirine alışmanın getirdiği umursamazlık ve özensizlik her ilişkiyi sıradanlığa sürüklüyor ve bu sıradanlık, taraflardan biri “Beraberliğimizin bir anlamı kalmadı,” diyene kadar sürüyor. Aşkınıza sahip çıkın ve her aşamasında ona emek vermeye hazır olun. Birbirinizle ilgilenin, birbirinizi özleyin, konuşun, fikirlerinizi paylaşın ve sorunları, büyüyüp çözümsüz hale gelmeden oturup tartışın. Kısacası, ikiniz de gayret gösterin.
Ona sorumluluk verin
Kızgınsınız, hem de çok… Sevdiğiniz erkek birlikte oturmaya başladığınızdan beri nedense alışveriş, yemek pişirme, çamaşır yıkama, evi toplama gibi işleri sizin yapacağınızı varsayıyor, üstelik sizin mesleğiniz de onunki kadar yoğunken. Peki, ne oldu? Ne olacak, toplumsal rollere teslim olmuşunuz. Anne babalarımız ve toplum aracılığıyla bilinçsizce aldığımız “doğru kadın” ve “doğru erkek” rolleri, bir anlamda beynimize işler ve duygusal ilişkilerimizde ortaya çıkar. Siz içgüdüsel bir biçimde üzerinize düşen her işi yaparsınız ama onlar aslında ikinizin de üzerine düşen işlerdir. Ona, evle ilgili çeşitli görevler verin ve bu görevleri gerçekten üstlenmesini sağlayın.
Markete uğramayı unutup eve mi geldi? Sakın siz kalkıp markete gitmeyin, bırakın o gitsin. Ev işlerinde başarısız mı? Boş verin… Önemli olan onun da birtakım sorumlulukları olduğunu hissetmesi. Yoksa yaptığınız her iyilik, bir süre sonra kaçınılmaz bir biçimde göreviniz haline gelir ve bu da sizi ilişkinizden soğutmaya başlar.
Onu olduğu gibi kabul etmeye çalışın
Farklı ilgi alanları, geleceğe dair bambaşka beklentiler, hayaller ve birbirine ters bakış açılan çoğunlukla ayrılığa sebep oluyor. Tabii ki, karakterleriniz aynı olmak zorunda değil. Mesela siz daha neşeli ve dışa dönüksünüzdür, o ise daha sakin ve çekingen… Önemli olan, hayata bakışınız, beklentileriniz, zevkleriniz ve planlarınız. Beraberliğinizi sürdürmeyi gerçekten istiyorsanız, o zaman önce sevgilinizi değiştirme fikrini unutun. Onu şu anki haliyle, hiçbir şekilde başka bir insan yapmaya çalışmadan ve size ters gelen davranışlarından şikâyet etmeden kabul etmelisiniz, tabii o da sizi… Eğer ikiniz de bunu başarırsanız belki ilişkinizi uyum içinde sürdürebilirsiniz.