Son yıllarda peşi sıra kaleme aldığı eserleriyle Türk edebiyatının çağdaş kalemleri arasındaki yeri günden güne köklenen Serhat Kaya, 2024 yılında yayımladığı Katarsis ve Bekleme Odası adlı iki farklı türdeki kitabıyla çoklu ödüllere layık görüldü. Roman türündeki Bekleme Odası’yla 2024 Baykuş Edebiyat Dergisi Ödülleri’nde Yılın Romanı, 2024 Kitapyurdu Türkiye Okur Ödülleri’nde 1.229 eser arasında Yılın En İyi 4. Romanı ödüllerine layık görülürken, Finali Mayıs ayında gerçekleşecek olan bir başka edebiyat yarışması Macit Kılıçeri Roman Ödülü’nde Jüri tarafından uzun listeye seçilen Serhat Kaya, Deneme türündeki Katarsis adlı kitabıyla ise 2024 Kitapyurdu Okur Ödülleri Anı-Deneme kategorisinde 389 eser arasından Yılın En İyi 2. Kitabı ödülünü kazandı.
Zülfü Livaneli’nin “Serhat Kaya romanları, kendilerini zevkle okutmanın yanı sıra yerellikten çok genel insan davranışlarının izini sürerek edebi bir panorama yaratıyor” diyerek övdüğü sevilen yazar, hem yerel hem evrensel bir duyarlılıkla yazdığı eserlerle okurlarını etkilemeyi başarıyor. Kaya’nın edebiyat yolculuğunda; Yeniden Sen, Umursama, Azınlıkta Kaldık, Renkli Rüyalar, Azad, Katarsis ve Bekleme Odası adlarıyla yayımlanmış 7 kitabı bulunuyor ve yakın gelecekte yayımlanacak olan yeni eseri Kokina Kırmızısı ise okurları tarafından merak bekleniyor. Bu makalede sizlere Serhat Kaya’nın edebi kimliğini ve eserlerini aktarırken yeni kitabına dair ipuçlarını da keşfedeceğiz.
Hayatın
ve Kelimelerin Buluşma Noktası
Serhat Kaya, yalnızca bir yazar değil, aynı zamanda hayatın farklı alanlarında iz bırakmış çok yönlü ve renkli bir kişilik. İstanbul’un sanatla iç içe olan önemli semtlerinden Cihangir’de dünyaya gelen Kaya’nın Beşiktaş Lisesi’nde son sınıfta okurken yolu önce usta sanatçı Uğur Yücel olmak üzere, Ali Poyrazoğlu, Savaş Dinçel, Ferhan Şensoy gibi daha birçok önemli isimle kesişmesi ve ustalarının kendisine el vermesiyle henüz 17 yaşındayken kendi yazdığı tek kişilik oyunlarla sahneye çıkmaya başlamasının ardından İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvar’da tiyatro eğitimi almaya kadar varıyor işler. Tek kişilik ve toplu oyunlarıyla 600’den fazla kez ve 60’tan farklı şehire gerçekleştirdiği turnelerin yanı sıra, Uzun metraj sinema filmleri için senaryo yazarlığı gibi alanlarda da deneyimler kazanan Serhat Kaya, TMI Türkiye bünyesinde kazandığı farklı yetkinliklerle 2005-2018 yılları arasında Perakende sektöründeki birçok büyük marka için saha yöneticiliği, eğitim uzmanlığı, marka koçluğu ve firmalar bünyesinde Assessment Center kurulumları gibi daha birçok konuda danışmanlık görevlerinde de bulunuyor ve yine ülkemizde İstanbul, Ankara, Antalya, İzmir, Bursa, Trabzon, Kayseri, Diyarbakır, Gaziantep, Muğla, Afyon, Eskişehir, İskenderun, Adana ve Mersin illerindeki birçok sayıda AVM için 7 yıl boyunca mağaza kiralama, CRM ve kurum içi insan kaynakları eğitim süreçlerinde kurumsal danışmanlık sağlamış bir isimdir.
Tüm bunların yanı sıra, Radyo’da “Makbul Muhabbet” programıyla dinleyicilere seslenmiş, Spotify’daki “Uyuyamayanlar Online” podcast serileriyle 3 sezon 138 program boyunca Nescafe işbirliğiyle gerçekleşen organizasyonlarda geniş kitlelerle buluşmuştur.
Edebiyat sahnesine ise kendisine geride kalan yıllar boyunca birçok kez kitap yayımlama önerisi getiren İstanbul merkezli bir yayınevi olan Arunas’ın 2018 yılındaki teklifine evet diyerek ilk olarak Yeniden Sen ve hemen ardından Umursama adlı 2. kitabıyla adım atan Kaya, kısa sürede kalemini okura sevdirerek edebiyat alanında yer edinmeye başlamıştır. Yazdığı bir kitapla ilk kez bir yarışmaya dahil oluş 2023’te Renkli Rüyalar adlı kitabıyla okurken, 2023 Kitapyurdu Türkiye Okur Ödülleri adlı bu yarışmada Anı-Deneme türünde 700’den fazla eserle yarışarak finalist olma başarısı göstermesi Kaya için edebiyat alanındaki önemli bir kilometre taşı olur. Serhat Kaya kaleme aldığı farklı tür ve ayrı konuları işlediği tüm kitaplarıyla aslında daima sade ama derin bir anlatım diliyle adeta bir sosyolog gibi hayatın karmaşasını toplumlar adına anlamlandırma çabasını yansıtmaktadır.
Yeniden Sen: Başlangıçların Kırılgan MelodisiKaya’nın ilk eseri Yeniden Sen, bir başlangıç öyküsü olarak yazarın edebiyat dünyasındaki yerini sağlamlaştırır. Bu kitap, insan ilişkilerindeki yeniden buluşma ve ayrılıkların hassas dengesini işler. Kaya, burada henüz olgunlaşmamış ama potansiyel vaat eden bir üslupla, okuru duyguların tanıdık kıyılarına çeker. Yeniden Sen, yazarın sonraki eserlerinde daha da derinleşecek olan insan ruhuna duyduğu merakın ilk izlerini taşımasıyla okurun gönlünde kalıcı bir yer edinmiştir.
Umursama: Sessiz Bir İsyan
Umursama, Kaya’nın hayatın kendisine dayattığı yükler karşısındaki sessiz ama güçlü bir başkaldırısını yansıtır. Bu eser, bireyin içsel çatışmalarını ve toplumun beklentilerine karşı duruşunu minimalist bir dille anlatışıyla da öne çıkmıştır. Kaya, burada kelimeleri bir neşter gibi kullanarak okurun zihninde keskin izler bırakır. Umursama, yazarın duygu yoğunluğunu sade bir zarafetle sunma yeteneğinin erken bir örneğidir olur ve yazarın bu eserini okuyan hemen hemen her okur bir metin okuyormuş gibi değil de sanki karşısında yazar varmış ve onunla sohbet ediyormuşçasına kitabın su gibi akıp gittiği gibi ortak bir kanıya sahiptir.
Azınlıkta
Kaldık:
Yalnızlığın Kolektif Sesi
Azınlıkta Kaldık, modern dünyanın kalabalık yalnızlıklarını konu alan bir eserdir. Kaya, bu kitapta bireyin topluma aidiyet arayışını ve bu arayışın sıkça hüsranla sonuçlanışını gerçekçi bir yaklaşımla ama bir o kadar da naif bir biçimde inceler. Eser, okura bir yandan kendi yalnızlığını sorgulatırken, diğer yandan bu yalnızlığın evrensel bir yankı bulduğunu hissettirir. Kaya’nın dili, burada da yine yalındır ama bir o kadar da etkileyicidir; okur için her cümle, bir tür iç hesaplaşmanın parçası gibidir.
Renkli
Rüyalar:
Anıların Kırılgan Tuvali
2023’te Kitapyurdu Okur Ödülleri’nde Anı-Deneme dalında ödüle layık görülen Renkli Rüyalar, Kaya’nın kişisel deneyimlerini edebiyatın evrensel diliyle buluşturduğu bir başyapıttır. Çok sevilen bu kitaptaki birçok bölüm ayrı podcast’lar halinde de zaman içerisinde farklı kitlelere ulaşmayı başarmıştır. Anı türünün sınırlarını zorlayan bu eser, okura rüyaların ve hatıraların renkli ama kırılgan dünyasına bir yolculuk sunar. Kaya, burada okuru hem kendi geçmişine davet eder hem de insanlığın ortak hafızasına ustaca dokunur. Bir editör gözüyle bana göreyse eserin başarısı, yazarın içten ve samimi üslubunda yatıyor.
Azad: Özgürlüğün Sessiz Çığlığı
2020’de yayımlanan Azad, Kaya’nın roman türündeki ilk büyük başarısıdır. 327 sayfalık bu eser, özgürlüğün peşindeki bir ruhun sessiz ama güçlü çığlıklarını ajitasyon yapmadan anlatmayı başabilmiş, kalın bir kitap olmasına rağmen 2 gün içinde sonunu merak ediğim her sayfada daha fazla artmasından ötürü süratle okuyum bitirdiğim ender kitaplardan biri olmuştu. Kaya, Azad eserinde bireyin içsel zincirlerden kurtulma arzusunu ve bu yolda karşılaştığı engelleri ustalıkla işlerken, Türkiye’de kadın olmanın gerçekliklerini duyar kasmadan net olarak ortaya koyar. Azad, okurları için suskunlukların bağırmalardan daha çok şey anlattığı özel bir dünya kurmayı başarmış bir eser. Romanın dili, yoğun bir duygu katmanıyla zenginleşirken, okuru kendi özgürlük tanımını sorgulamaya itiyor ve ülkemizde bu türde okura kendi finalini seçme özgürlüğü sunan ilk roman olma özelliğini taşımasıyla beraber finalin çarpıcılığı, kitaptaki özellikle Nusret Garo karakteri etrafında şekillenen hikayesiyle finalin tahmin edilemezliğinden ötürü bana göre yazarın en başarılı eseri olmuş gibi görünüyor. Ve yazarın bu kitabı özelinde söylemeyi en sonra bıraktığım bir husus var; okuyanlar düşünceme katılırlar ya da katılmazlar elbette ki bilemem ancak Azad’ın kapağında bugün Serhat Kaya’nın adı değil de, Kafka, Marquez ya da Balzac gibi dünyaca kabul görmüş bir yazarın ismi yazıyor olsaydı, bence birçok uluslararası edebiyat ödülüne kesinlikle aday gösterilir ve bunların bazılarında muhakkak derece yapardı.
Katarsis: Arınmanın Dingin Suları
2024’te yayımlanan Katarsis, 172 sayfalık bir deneme kitabı olarak Kaya’nın kendi üzerinden yola çıkarak yaptığı anlatımda aslında yine topluma dair tespitlerle birlikte insanın kişisel birçok defosunu ve ataletlerle mücadelesini ustaca ortaya koyar. Adı gibi arınmayı ve yeniden doğmayı simgeleyen bu eser, yazarın yine su gibi akıcı bir üslupla kaleme almayı başardığı en dikkat çeken kitaplarından bir tanesidir. Kaya, Katarsis’de hayatın karmaşasından sıyrılarak dingin bir sorgulamaya yönelir. Katarsis, okuru yormayan, aksine ona nefes aldıran keyifli bir anlatıma sahiptir. Eser, yazarın gözlem yeteneğini ve insan doğasına duyduğu hassasiyeti açıkça gözler önüne serer.
Bekleme
Odası:
Paris’ten Yükselen Bir Varoluş Sesi
2024’te okurla buluşan Bekleme Odası, Kaya’nın son romanı ve belki de Azad adlı romanından sonra en olgun ustalık eseridir. Paris’te geçen bu hikâye, Oliver Nathan ve Fernando Cenavi adlı iki karakterin karşılaşmasıyla başlar. Gitmek ile kalmak arasındaki ikilemi işleyen roman, evrensel bir varoluş sorgulamasına dönüşür. Kaya, bu romanda Parizyen bir üslup benimser; uzun betimlemelerden kaçınarak yalın ama çarpıcı bir dil kullanır. Roman, son sayfasında okuru hem şaşırtır hem de huzurlu bir tatmin hissiyle baş başa bırakır. Kitabı okurken çok fazla sayıda cümlenin altını çizmiştim lakin özellikle “İnsan için mazisindeki kötü anılar, bazen gölgesinden bile daha yakın olabiliyor kendisine,” cümlesiyle yazarın, insan ruhunun yüklerini büyük yazar Fernando Pessoa’yı anımsatan bir derinlikle ifade ettiğini görmek yazarın ilerleyen yıllarda dünya edebiyat sahnesinde katedeceği yolun adeta bir müjdeleyicisi gibiydi.
Kokina
Kırmızısı:
Yaklaşan Bir Edebi Müjde
Serhat Kaya’nın yakın gelecekte yayımlanmaya hazırladığı Kokina Kırmızısı, gördüğüm kadarıyla yazarın sosyal platformlardaki takipçileri arasında şimdiden büyük bir heyecan yaratmışa benziyor diyebilirim. Adından da anlaşılacağı üzere, kırmızı rengin sembolizmi ve kokina çiçeğinin çağrıştırdığı duygular etrafında şekilleneceği tahmin edilen bu eser, Kaya’nın edebi evriminde yeni bir sayfa açacağa benziyor. Yazarın önceki eserlerindeki derinlik ve özgünlük, Kokina Kırmızısı için de okurda yüksek beklentiler doğuruyor. Kaya’nın bu yeni kitabında, yine insan ruhunun inceliklerini ve hayatın kırılgan güzelliklerini işleyeceği düşünüyorum ve 2025 sonbaharında okurla buluşması beklenen eser, şimdilik bir sır perdesi ardında, ancak Kaya’nın kaleminden çıkacak her satırın edebiyat severler için lezzetli bir okuma hediye olacağı, geride bıraktığı eserlere bakınca şüphesiz.
Ve Son Sözüm Serhat Kaya’nın Edebi Evreni Hakkında…Serhat
Kaya, Yeniden Sen ile başlayan yolculuğunu Bekleme Odası ile
taçlandırırken, Kokina Kırmızısı ile bu yolculuğu daha da ileriye taşımaya
hazırlanıyor. Onun eserleri, insan ruhunun karmaşasını bazen İstanbul’u bazen
50 yıl önce Doğu’da bir şehri bazen de Paris’te geçen bir öyküyü gözler önüne
sererken aslında her zaman sade ama mutlaka derin bir dille aktarırken, okuru
hem düşündürüyor hem de içini ısıtıyor. Büyük yazarLivaneli’nin de işaret
ettiği gibi; Serhat Kaya, yerelden evrensele uzanan bu edebi serüveninde,
özgünlüğü ve samimiyetiyle her eserinde okur memnuniyeti sağlamayı başarabilen
nadir kalemlerden. Serhat Kaya’nın kitaplarını henüz okumadıysanız ve
hangisinden başlayacağınızı karar veremiyorsanız kişisel yorumum Bekleme Odası
ve Azad romanlarıyla başlayın, çünkü ondan sonra yazarın her bir yeni kitabını
merakla bekleyenler arasına katılacaksınız. Yayımlanmış yedi eseriyle zaten
kalıcı bir iz bırakmış olan yazarın, Kokina Kırmızısı ile edebiyat
dünyasına yeni bir soluk getireceği kesin görünüyor. Şimdilik, onun kaleminden
dökülen kelimelerde, insan olmanın tüm hallerini onun deyimiyle başarıdan
çuvallamaya kadar insana dair tüm deneyimlerin nüvelerini bulmak mümkün demekle
yetinmek istiyor ve yazacağı yeni kitaplarla daha birçok ödüle hak kazanacağı
yönündeki kanaatimle sizleri selamlıyorum.