“Behzat Ç.”nin gözü kara narkotik komiseri Suna’yı canlandıran Mine Tugay, Seninle dergisinin mart sayısı için objektif karşısına geçti. Ünlü oyuncu, röportajında da dizideki karakterinden aşkı nasıl yaşadığına kadar hakkında merak edilenleri anlattı.
“Behzat Ç.” kısa sürede fenomen oldu. Dizinin başarısını neye bağlıyorsunuz? Nasıl tepkiler alıyorsunuz?
- İnsanlar bazen izlediklerinin dizi ya da film olduğunu unutabiliyor. Bu durumu o yapımın çok gerçekçi oluşuna, sağlam senaryo ve oyunculukları barındırmasına bağlıyorum. Benim canlandırdığım Suna’nın hikâyesi ortaya çıkmaya başladığında da sokakta şaşkınlık ve korku dolu bakışlar yakaladım. Ama “Behzat Ç.”nin seyircisi şaşırmaktan ve zeki manevralardan hoşlanan bir kitle olduğundan izleyicilerimle çok hoş sohbetler yapabiliyorum. Yani izlediğinin dizi olduğunu unutabilecek beyinlerle karşılaşmıyorum aslında...
Suna’yı seviyor musunuz? En çok hangi özelliklerini beğeniyorsunuz? Ya da hangi özelliklerine katlanamıyorsunuz?
- Suna, katı kuralları olan bir kadın. Başına buyruk hareket edebiliyor. Narkotikte kadın memur sayısı çok az. Güçlü bir kadın. Peşine düştüğü davalar, insanın vicdanına dokunan türden. Adalet kavramı başka çalışıyor onun beyninde. Dolayısıyla adaleti sağlamak için yöntemleri de biraz farklı.
Suna, kendisini kızdıran olaylara karşı soğukkanlı kalabiliyor. Siz sinirlenince nasıl tepkiler verirsiniz?
- Suna sakin bir şekilde akılcı ve organize davranıyor. Her şeyi ince ince hesap ediyor. Onun öfkesini yakalamak pek mümkün değil. Benim ne yapacağım ise sinirlendiğim duruma ve bulunduğum mekana bağlı. Ama genellikle sakin kalmaya ve oradan uzaklaşmaya çalışırım. Yürüyüş yaparım sakinleşmek için.
Bugüne kadar en çok neye kızdınız, tepkiniz nasıl oldu?
- Büyük kızgınlıklarım yok. Kedim Ninja’ya kızıyorum en çok. Çok yaramaz çünkü. Ama tatlı tatlı kızıyorum tabii.
SİNEMANIN EKSİKLİĞİNİ ÇOK HİSSEDİYORUM
Oyunculuğunuzu izlerken hiç kendinize şaşırdığınız oluyor mu?
- İşte bütün mesele o zaten. İzlerken yarattığınıza şaşırma hali. Bu olduğunda rolün dışına çıkıp hikâyeyi izlemeye başlıyorum. O doğru yolda olduğunuzun göstergesi gibi geliyor bana.
Mesleğinizin sizce en güzel yanı nedir?
- Araştırma ve can verme kısmı çok keyifli. Karakterinizi yavaş yavaş yapılandırıyorsunuz. Sonra size ait malzemelerden ama siz olmayan bir karakter oluşuyor. İşin en güzel kısmı da onu seyretme olanağınızın olması.
Oyuncu olmasaydınız, seçeceğiniz en sıra dışı meslek ne olurdu?
- Adrenalini yüksek bir iş yapardım kesin. Ralli yarışçısı olabilirdim mesela.
Gerçek başarı nedir sizce?
- Var oluşu tamamlamak ve farkındalıkla dolu bir hayat yaşamak başarıdır bence. Onun dışında başarı kavramı tartışılır. Seçimlerinize ve isteklerinize bağlı sanki. Başarının ispat amaçlı değil de kendiliğinden olanı insanın hayatında değerli bir şey gibi geliyor bana.
Bir kadını en çok ne mutlu eder?
- Anne olmak bir kadını en mutlu eden şeydir diye düşünürdüm hep. Beni en çok mutlu edecek şey ise dünyayı dolaşmak diyebilirim. İnsan tanımak ve farklı kültürler içinde devinmek, ruhumu beslemek... Şu an böyle düşünüyorum. Yarını bilemem. Ve sinema oyunculuğu yapmak istiyorum. Eksikliğini çok hissediyorum. İyi filmlerde oynamak beni çok mutlu ederdi.
SIRADAN BİRİYMİŞ GİBİ YAŞAMAYA İHTİYACIM VAR
Gezgin ruhlusunuz galiba. Hangi kültürleri merak ediyorsunuz?
- Seyahat etmek benim için keşfetmek ve nefes almak anlamına geliyor. Yola çıkmak bile yeterince heyecan verici... Avrupa kültürü ve sanatı beni çok çabuk içine alır. Belçika, İsveç, Norveç en çok görmek istediğim ülkeler. Biz Bulgaristan göçmeniyiz. Kendi tarihimin peşine düşmek için Bulgaristan’ı da en kısa zamanda görmek istiyorum. Amsterdam’da tekne evlerde yaşamak isterim bir de.
Anne olmak planlarınız içinde mi?
- Hayat sürprizlerle dolu. Sürprizleri güzel karşılamak gerekli. Bir gün aile kurmak isterim.
Sizin için en önemli olan üç şey nedir?
- Ailem, çünkü onlar olduğu için varım. İşim, çünkü nefes almamı sağlıyor, enerjimi diri tutuyor. Üretmezsem ölürmüşüm gibi geliyor bana. Üçüncüsü ise şimdilik yok! (Gülüyor)
Aşkta affedici misiniz? Neleri affedebilir, neleri affedemezsiniz?
- Ne zaman, ne koşulda ve nasılken ne yaşadığınıza bağlı bu. Ve karşınızdakinin kim olduğuna da. Ama çok katı bir insan değilim. En azından sevdiklerime karşı...
Ünlü birisiniz ve isminizin birlikte anıldığı kişiler de ünlü oldu. Birlikte görüntülendiğinizde çok rahat görünüyorsunuz...
- İşiniz gereği maalesef özel hayatınız merak ediliyor. Bunu ne kadar kabullenirseniz, o kadar rahat olmaya başlıyorsunuz sanırım. Ama oldukça sıradan biriymiş gibi yaşamaya bazen ihtiyacınız oluyor bir oyuncu olarak.
YILLARCA ŞANSSIZ OLDUĞUMU DÜŞÜNDÜM
Şansa inanır mısınız?
- İnanırım. Yıllarca çok şanssız olduğumu düşündüm. Şimdi bu saçma düşünceden kurtuldum. Gerçekten şanslıyım. Şu an her şey yolunda gidiyor. Ben doğru zaman kavramına inanan biriyim. Bence güzellikler yaşamınıza girmek için doğru zamanı bekliyor...
Son olarak, yeni bir dizi ya da film, oyun projeniz var mı?
- Yazın çekilecek bir sinema filmi projesi için bugünlerde görüşmeler yapıyorum. Detaylarını vermem doğru olmaz takdir edersiniz ki ama filmin bir kadın hikâyesini anlatacağını söyleyebilirim.
İLİŞKİDE HUZUR İSTİYORUM
Sizin lügatinizde aşk nedir?
- Aşk bilinmezliktir ve sürprizlerle doludur. Kavga etmeyi sevmiyorum ben. Kendimle yeterince kavgam oluyor zaten. İlişkide huzur istiyorum. Huzur, tutkuyu tüketen bir şey değildir ki. Kalıplara sığamayacak kadar derin ve değişken bir şeydir aşk. Kimi duyguyu içine alır, kimi duyguyu dışına iter. Sağı solu belli olmaz aşkın.
“Kendimle yeterince kavgam oluyor” dediniz, bunu biraz açar mısınız?
- Zor bir insanım bence. Biraz fazla değişken ruh hallerine sahibim. Çoğu zaman kendimi dizginlemeye, dengelemeye çalışıyorum.
ÇEKİNGEN DEĞİLİM YABANİYİM
Genelde çekingen biri gibi görünüyorsunuz...
- Çekingen biri değilim. Biraz yabaniyim maalesef. Çok sosyal bir çocuk değildim. İçe kapanıklığı kanıksadım ve bu “ben” oldu diyebilirim. İç dünyamla oyunculuk vasıtasıyla uğraşmayı da çok seviyorum.
✎ Mutfağınızın olmazsa olmazı her ürün Karaca’da!