55. Uluslararası Antalya Film Festivali kapsamında bu yıl 5’incisi gerçekleştirilen Antalya Film Forum’da genç yönetmenlerle özel bir atölye düzenleyen dünyaca ünlü Macar yönetmen Bela Tarr, dün genç sinemacılar ve sinemaseverlerle bir araya geldi.
1994’te yönettiği “Satan's Tango” ile son 25 yılın en iyi filmlerinden birine imza atan, 2007’de çektiği “The Man from London” ile Cannes’da Altın Palmiye’ye aday olan, 2011 yapımı “The Turin Horse” ile Berlin’de Gümüş Ayı ve FIPRESCI ödülü kazanan Tarr, bir filmin çekimlerine başlamadan önce her şeyi gözlemlemek için 2 yıl boyunca seyahat ettiğini söyledi.
‘Senaryo hayattır’ diyen usta yönetmen, genç sinemacılara sürekli gözlemde bulunmalarını tavsiye etti: ‘Ben her zaman avcılık yapıyorum. Çekime başlamadan önce 2 yıl boyunca her şeyi gözlemlemek için seyahat ediyorum. İnsan kişiliğini öğrenmiş olmanız gerekiyor. İyi bir gözlemciyseniz yarısını başarmışsınız demektir. Dünyaca ünlü aktörlerle çalışıyorum. Sete gittiğim zaman onlarla konuşuyorum. Oyuncuların kişiliğinden de bir şeyler katıyorum. Keşfedebilmek önemli. Casting’i, lokasyonları da kendim seçiyorum. Müzik de filmin ana karakterlerinden biridir. Her zaman aynı besteci ve ekiple çalışıyorum. Bu da mümkün olduğunca sorunları azaltıyor.’
İlk filmini 22 yaşında çektiğini belirten çeken Bela Tarr ‘Filmden filme dünyayı tanımaya başlıyorsunuz. Sosyal sorunlardan çok bireysel sorumluluklar olduğunu anladım. Bireyler, toplumları oluşturan. Her filmde stil değişiyor ve daha basite iniyor. Basit ama daha karanlık’ dedi. 2016’da film yapımcılığını bırakan Bela Tarr, Saraybosna’da film.factory adında kendi kurduğu film okulunda yeni nesil yönetmenlere öncülük ediyor.
✎ Mutfağınızın olmazsa olmazı her ürün Karaca’da!