Her hafta konuklarını sürpriz bir biçimde açıklayan, farklı konular hakkında samimi ve eğlenceli sohbete sahne olan, birbirinden sıra dışı soruların yer aldığı bölümlerle temponun hiç düşmediği Zorlu PSM’nin sevilen YouTube programı “İbrahim Selim ile Bu Gece”nin bu haftaki konuğu usta şovmen Okan Bayülgen oldu!
Müzikten, stand-up’a, mizahtan güncel konulara kültürün her alanına dokunan ve her anı eğlence dolu dakikalara sahne olan Zorlu PSM’nin sevilen programı “İbrahim Selim ile Bu Gece”nin konuğu Okan Bayülgen oldu. Okan Bayülgen, yurt dışı anılarından aşka ve sevgiye dair bakışına, sosyal yaşamdaki farkındalıklarından kişisel alışkanlıklarına kadar hayatına dair her şeyi “İbrahim Selim ile Bu Gece” programında anlattı.
“Yurt dışında birden çok iş yapman tuhaf karşılanır””
Programa girişinde üst üste yaptığı esprileriyle stüdyodakileri kahkaha krizine sokan Okan Bayülgen, Fransa’da bulunduğu zamanlarda başına gelen bir anısını paylaştı. Okan Bayülgen, “Yurt dışında insanlara ne iş yaptığını oldukça net bir biçimde açıklaman gerekiyor. Yaptığın bir sürü işi sayamazsın yoksa seni mitomaniyle filan suçlama olasılıkları oldukça yüksektir. Bir gün Paris’te bir ayakkabı firması için fotoğraf çekimi yapıyoruz işte modeller geldi ve çekim mekanı için de iki farklı lokasyon vardı. Tam da o günlerde “Shrek” ilk filmiyle dünyada vizyona girmişti ve biz de bir noktadan diğerine giderken modellerden bir tanesi arabada ‘aaa Shrek’i Fransız bilmem kim aktör seslendiriyor’ dedi. Ben de yol boyu hiç konuşmamıştım, bir anda ‘aa Türkiye’de de “Shrek”i ben seslendiriyorum’ dedim. Bir sessizlik oldu… ‘vallahi hatta yakında “Garfield” da vizyona girecek onu da ben seslendiriyorum’ dedim. Neyse gideceğimiz yere varınca modeller bir hışımla arabadan inip gitti. Şoför de arkasını dönüp ‘abi siz napıyorsunuz yok Shrek’i, yok Garfield’ı seslendiriyorum diye neden öyle diyorsunuz’ dedi. Ben de şaşırdım kaldım. Çünkü bizdeki gibi sanatçıların çok yönlü olması, birden fazla iş yapması yabancılar tarafından kaldırılabilir bir şey değil. Kesin yalan söylediğini, dolandırdığını ya da ahlaksız bir teklifte bulunmak için bunları söylediğini düşünüyorlar. Tek bir iş yani ne yapıyorsan onu söylemen gerekiyor.” diyerek eğlenceli anısıyla İbrahim Selim ve stüdyodakileri kahkahalara boğdu.
“En fena şey seni seven bir insana eziyet etmek”
Okan Bayülgen, programın sevilen bölümü “Gözlerimin İçine Bak”ta İbrahim Selim’in “Hiç müthiş bir aşk acısı çektin mi?” sorusuna “Çok, her kadından… Ben psikiyatra filan da gittim. Sevilme arzusu işte bırakınca dünyam başıma yıkılıyor. Daha odun bir insan olmak isterdim işte inceliklerden uzak olayım falan filan gibi şeyler. Ama olmadı. Kompleksler, çocukluktan kalan yani hepimizde olan beni sevmeyecekler mi, beni çocukken neden evde bırakıp gittiler gibi ıvır zıvırlar yüzünden. Bütün bunlar toplanınca hayatta sevdiğin kişi kimse bütün bu olanlar ona patlıyor. Yıllar içersinde kendimi olgunlaştırıp bunlardan kurtulmaya çalıştım. Çünkü en fena şey seni seven bir insana eziyet etmek. Dolayısıyla bunu yapmamak için kendimi donatmaya, durdurmaya çalıştım sanıyorum ki biraz olsun başarabildim. Hakikaten sizi seven bir insanı düşünün; seni sevmiş yani ne suçu var? O seni sevmiş, seni korumak, gözetmek istiyor ya da hastalanırsan üzülüyor. Başkasının umrunda değilsin ki. O seni seviyor niye ona eziyet ediyorsun? Bu vesileyle kendimi ehlileştirdim, son 10 senedir de uslu bir çocuk olduğumu düşünüyorum.” cevabıyla İbrahim Selim ve stüdyodakileri oldukça etkiledi.
“Yaşarken hiçbir arkadaşıma en iyi arkadaşımsın demedim”
Okan Bayülgen, İbrahim Selim tarafından sorulan “En yakın arkadaşının en yakın arkadaşın olmasının üç sebebi nedir? sorusuna “Beni aramaması, onu fazla görmemem ve ölmüş olması diyebilirim. Yani yaşarken hiçbir arkadaşıma en iyi arkadaşımsın demedim. Ama ölmüş olması çok büyük bir kazanç samimi söylüyorum bunu. En azından dondurabiliyorsun yani sana bir kazık atmadan, saçma sapan bir şey söylemeden veya onunla ilgili herhangi bir hayal kırıklığı yaşamadan hafızanda öyleyece kalabiliyor. O yüzden en yakın arkadaşlarım genç yaşta ölen arkadaşlarım. Ben öldüğüm zaman da birilerinin en yakın arkadaşı olacağım.” yanıtıyla İbrahim Selim ve stüdyodakileri önce güldürdü sonra hüzünlendirdi.