Ads Area

Binbir Gece beni çok yıprattı

Bergüzar Korel, kendisini şöhrete kavuşturan “Binbir Gece”de olduğu gibi, yeni dizisi “Bitmeyen Şarkı”da da acı çeken bir anneyi canlandırıyor. Tek farkla! “Bitmeyen Şarkı”nın reytingleri, “Binbir Gece”ye oranla çok düşük. Ama Korel bu durumdan gayet memnun. Ben de merak ettim, sebebini sordum...

Bergüzar Korel’in kaderi nedir böyle; bütün dizilerde çocuğuyla ilgili bir trajedi yaşayan anneyi canlandırıyor...

- Tesadüf oldu aslında. O dramatik roller bana geldiğinde her ne kadar önce korksam da veya “Eyvah” desem de, onları oynamayı seviyorum galiba...

Neden “Eyvah” diyorsunuz?

- Ağır geçmişi olan kadınları oynamak zor. Başta çok zor geliyor, korkuyorum. Zor ama bir yandan da zevkli.

“Bitmeyen Şarkı”nın reytingleri “Binbir Gece” gibi olmadı. Yine de “İyi ki bu diziye evet dedim” diyor musunuz?

- “Binbir Gece”de ben çok büyük bir fırtınanın ortasındaydım. Yüksek reytingler alıyorduk. Her gün gazeteyi açtığımda diziyle ilgili bir şeyin tartışıldığını görüyordum. Şu an öyle bir fırtınanın içinde olmadığım için mutluyum. Çok fazla reyting alan ve her hafta zirveye oynayan bir dizide olup yıpranmaktansa, bu dingin durumdan daha hoşnutum. Bizim kendimize ait çok güzel bir izleyici kitlemiz var.

Özellikle sizin mesleğinizdeki biri “Çıtayı hep daha yükseğe çıkarayım” demez mi?

- O hırs beni mutsuz eder. Öyle bir hırsım hayatta hiçbir zaman olmadı. Ve ben o kadar ilgi üstümdeyken, şu anki halimden çok daha mutsuzdum. Çünkü her şeyim irdeleniyordu. Apartmanımın içine girip evimin kapısına kadar geliniyordu. “Binbir Gece”deki görüntülerime bakıyorum, bir de şimdikilere... Kendimi şu an daha güzel buluyorum mesela. Çünkü o zamanki sıkıntım benim cildime, bakışlarıma yansıyordu. Şimdi çok daha huzurlu bir hayatım var. İşimiz iyi gidiyor. Her hafta reyting rekorları kırmıyoruz. Ama dediğim gibi kendimize ait izleyicilerimiz var.

BEN SADECE İŞÇİYİM, NE İSTERLERSE ONU YAPIYORUM

Bir pavyon şarkıcını canlandırmakta tereddüt ettiniz mi hiç?

- Etmedim. Ters köşe bir rol istiyordum zaten. Bir de biliyordum ki, beni rahatsız edecek şekilde kullanılmayacaktı o pavyon sahneleri. Nitekim de öyle oldu. Hatta o sahneleri eski Türk filmlerini baz alarak çektik.

Yıllarca izlediğimiz filmlerdeki pavyon şarkıcılarına göre siz çok Avrupai kalıyorsunuz bence...

- İyi bir şey değil ama bu. Mesela bizim kostüm ve sanat danışmanımızın kafasında hep kabare vardı. Yönetmenin de istediği oydu. Ben oyuncuyum, benden ne isterlerse onu yapıyorum. Bana “Saçını sarıya boyat, kaynak taktır” deseler onu da yaparım. Mesela “Bu kadın nasıl biri, maskulen mi, kavgacı mı” diye sordum. Fakat hiç öyle bir senaryo getirmediler. Bir de seyirci Yeşilçam klasiklerindeki o eski kadınları özlemiş, bunu fark ettim.

Çok sert bir karakteri canlandırmak ister miydiniz?

- İsterim. Aslında hep farklı karakterleri oynamak istiyorum. Mesela komedi! Ama sit-com değil. Yine belirli bir duygusallığı olan ama güldüren bir dizi olabilir. “Canım Ailem” gibi. Bundan sonra o tarafa kaymak istiyorum.

Gerçek hayatta komik bir kadın mısınız?

- Komik, esprili bir kadınım. Durağan değilimdir asla. Enerjik olmayı severim. Bir ortama girdiğim zaman çok coşkuluyumdur. Bir şey anlatırken onu yaşarım, gülmeyi çok severim. Üç sene önce hiç kimse inanmıyordu benim böyle olduğuma. Herkes gerçekten çok uzak, çok donuk, çok soğuk olduğumu düşünüyordu.

Ama o canlandırdığınız rollerden kaynaklanan bir durum...

- Ben sadece işçiyim. Benim patronum var, müdürüm var. Onlar diyor ki “Biz bunu yazdık, bunu oynayacaksın”. İmzamı atıyorum, anlaşmamı yapıyorum ve rolün gerektirdiği ne varsa onu yapıyorum.

EN ÇOK KONUŞULAN OYUNCU OLMAK İSTEMİYORUM

Gündeminizde bir sinema filmi projesi var mı?

- Şu anda yok. Çok zor. Dizi bitikten sonra bir ara yaparım. O arada tiyatro da yaparım diye düşünüyorum. Bu sene çok istiyordum ama İstanbul dışı iş olunca yapamadım. Çok farklı bir hikaye gelirse, tabii çalışırım.

Sizinle konuşurken şunu fark ettim; insanın egosunu böylesine zorlayan bir meslekte kendi sınırlarınızı belirlemeyi bilmişsiniz...

- Bu söylediğim yanlış anlaşılmasın. Her oyuncunun kalbinde iyi bir dizide olmak vardır. Benim 23 yaşında girdiğim dizi, çalıştığım mükemmel ekip sayesinde en çok izlenen dizi oldu. Ben de o dönem en çok takip edilen kadın oldum. Sürekli peşimde paparazziler vardı. Evet paramı kazanıyordum. Evet her hafta birinci oluyorduk. Ama anladım ki benim idealim bu değil. Baktım ki bu benden çok şey alıp götürüyor, artık bunun ortasında olmak istemediğimi anladım. Ben artık en çok konuşulan dizinin kadın oyuncusu olmak istemiyorum. Çok iyi işler yapmak istiyorum ama hayatımın bu kadar didik didik edilmesini istemiyorum. Hamile olduğum dönem dizileri izledim, benim kulvarımdaki arkadaşlarımı gördüm. İşin içindeyken anlamıyorsunuz ama dışına çıkıp baktığınız zaman; “Ne yapıyor bu kızlar, nasıl dayanıyorlar” diyorum. Oysaki bunun bin beterini yaşadım. Benim banka dekontlarım gazetelere düştü.

İP CAMBAZI DEDEMİN FİLMİNİ ÇEKECEĞİM

Oyunculuk haricinde planlarınızı sorsam...

- Fotoğraf çekmeyi çok seviyorum. Sadece ona zaman ayırmak istiyorum. Bir de buradan uzaklaşmak, biraz seyahat etmek istiyoruz. Gerçi o seyahat benim korkularım yüzünden hep erteleniyordu. Birtakım kuruntular, uçak korkusu vs. Ama şimdi daha iyiyim. Onlar galiba hayatınızda yaşadığınız stresle de alakalı. Şimdi bana güç veren insanlar var hayatımda. Bir de ben yazıyordum önceden. Çok uzun zamandır elime kalem almıyordum. Sette tekrar yazmaya başladım kendi çapımda. Tabii bu rüya gibi bir şey ama dedemin hikayesini film yapmak istiyorum. Dedem ip cambazı benim. Çok inişli çıkışlı ve çok güzel bir sinema filmi olur. Oynayabilecek tek kişi bence Şener Şen.

ALİ KOLUM, BACAĞIM GİBİ

Ali’ye hayata dair bir öğüt verin desem...

- Doğru bir şekilde istemeyi bilirsen, Tanrı her dileğini gerçekleştirir. Kalbinin iyiliğiyle istesin her şeyi. O zaman zaten hepsi geliyor.

‘Ali’den sonrası’ nasılmış?

- Hayatımda artık kapıyı kapatıp çıktığım an ardımda bir varlık bırakmanın hissini yaşıyorum. Çok özel, çok zor. Sürekli arkanızda size muhtaç bir canlı var. Kolunuz, bacağınız gibi. Her şeyiniz o artık. Bir de öyle bir çocuk ki, çocuk sevmeyen arkadaşlarım bile telefonda “Sana değil, Ali’yi görmeye geleceğiz” diyorlar.

✎ Mutfağınızın olmazsa olmazı her ürün Karaca’da!
Etiketler

Top Post Ad

Below Post Ad

Önizle
Sosyal Sorumluluk Projesi
| Haber Yayınlatın | Tanıtım |
Bumerang - Yazarkafe