Ads Area

Sarayın en güzel kızı

Aslı Tandoğan, “Bir Zamanlar Osmanlı: Kıyam” dizisinde şimdiye kadar izlediklerimizden çok farklı, karanlık bir karakter olarak karşımıza çıktı. Lale Devri döneminde çıkan ayaklanmaları anlatan dizi, bu aralar onun hayatındaki en büyük heyecan. Tabii bir de yakında dizi kadrosuna dahil olacak erkek arkadaşı! Tandoğan, dizi projesinden aşka, hayatındaki tüm gelişmeleri All dergisine anlattı.

“Bir Zamanlar Osmanlı”, “Muhteşem Yüzyıl”dan hangi yönleriyle ayrılıyor?                        
       
- Her şeyden önce dönemleri farklı. Zaten iki diziyi kıyaslamak çok gereksiz. Ona bakarsanız Amerika’da da bir sürü vampir dizisi çekiliyor. Onlara “Başka bir vampir dizisi daha var, sizin farkınız ne?” diye soruyorlar mı?

Neden olmasın? ızleyici gözünden bakıldığında “Yeni bir Osmanlı dizisi çıkmış, acaba ötekinden farkı ne?” diye bir soru akla gelebilir...

- Tamam, ben karşılaştırmadan direkt bizim diziyi anlatayım o zaman. Bizim ana hikayemiz Lale Devri döneminin bitimiyle Patrona Halil ayaklanmasını anlatıyor. III. Ahmed’in daha çok sanata ve güzel yaşama zaman ayırdığı dönem. Patrona Halil de sarayda herkes lüks içinde yaşıyor, para kaçırıyor deyip esnafı arkasına alarak ayaklanma başlatıyor. Dolayısıyla bizde aksiyon sahneleri daha fazla. Olaylar daha çok dışarıda geçiyor.

Dizi neden ızmit’te çekiliyor?

- Plato için çok büyük bir alana ihtiyaç vardı ve o da ızmit’te bulundu. Eski Seka Fabrikası çok büyük bir plato haline getirilmiş. ınanılmaz bir yatırım var. Hanlar, sokaklar, eski Galata Kulesi, kostüm dikimhanesi, at çiftlikleri, boş zamanlarımızda ders alabildiğimiz at ve kılıç eğitmenleri; platomuzda hepsi var. Hollywood setleri gibi...
     
Kimi canlandırıyorsunuz, nasıl birini oynuyorsunuz?  

- Benim canlandırdığım Canseza, aslında tarihte olmayan bir karakter, hayal ürünü. Bu kız küçükken, III. Ahmed tarafından babasının kafasının kesildiğine şahit oluyor ve intikam yemini ediyor.

SİZE ÖBÜR KIZI SEÇELİM DEMİŞTİM!

Lisede Osmanlı tarihine merakınız var mıydı?  

- Yoktu. Patrona Halil isyanını biliyordum ama içeriğini bilmiyordum. O yüzden böyle dizilerin çekilmesi hoşuma gidiyor.

Çalışkan bir öğrenci miydiniz?

- Konservatuvarda olduğum için dersler müzik ağırlıklıydı. Çok da çalışkan değildim, yettiği kadar.

Genel olarak nasıl bir çocuktunuz?

- Sakin, normal... “Örnek bir çocuktum” falan demeyeceğim tabii ki.

Küçükken gelecekte ne olmanız bekleniyordu?

- Arpist olacağımı düşünüyorduk. 10 sene bunun için okuyan herkes gibi hayalim bir orkestraya girebilmekti.

ılk kez ne zaman “Ben oyuncu olacağım” dediniz?

- şans eseri bir-iki reklam ve dizide oynadım. Sonra “Dizilerde oynuyorum, o zaman artık bu benim için amaç olmalı” dedim. ınsanlar ekranda çok doğal göründüğümü söylediler. Ben de yorumları duyunca bu işin üzerine gitmenin iyi olacağını düşündüm.

Acemi olduğunuz dönemden hiç kötü bir anınız var mı?

- Var, ilk ekran deneyimim bir diş macunu reklamıydı. Oyunculukla ilgili hiçbir şeyden haberim yok, saf saf sıramın gelmesini bekliyordum. Yönetmen direktifler vermeye başladı; “şaşırarak bak ama aynı zamanda da merak et ve evet aslında bunu deneyebilirim gibi bir ifade yap” dedi. Ben de elimden geldiğince bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Derken arkadan şöyle bir ses duydum: “Ben demiştim size öbür kızı seçelim diye, ille bu olsun dediniz alın işte!”

EVLİLİK KONUSUYLA PEK İLGİLENMİYORUZ

Tanınan biri olmanın yol açtığı, başınıza gelen en komik şey nedir?

- Trajikomik bir hikaye aslında. Bir gün beni acayip bir kalp çarpıntısı tuttu. Hemen acile gittim. Bir hemşire geldi. Nefes nefese derdimi anlatmaya çalışırken hemşire “Aaa, Lamia” diye bağırıp gitti! Sonra o hemşire ve arkasında altı-yedi hemşire daha içeri girip benimle ikili, toplu, üçlü, beşli fotoğraflar çektirmeye başladılar!

Neye sahip olduğunuz için kendinizi şanslı hissediyorsunuz?

- Sahip olduğum çok güzel şeyler var. Ailem sağlıklı. Ben sağlıklıyım. ışim iyi. Daha ne lazım şanslı olmak için?

Erkek arkadaşınız (Teoman Kumbaracıbaşı) ile ilişkiniz devam ediyor mu?

- Evet, hatta yakında o da dizide oynayacak. Patrona Halil’in ayaklanma sırasındaki yandaşlarından Muslu Beşe’yi oynayacak.

Evlenmeyi düşünmüyor musunuz?

- Yok düşünmüyoruz. Pek ilgilenmiyoruz bu konuyla.

KILIÇ KULLANMAYI MERAK SARDIM

Çince öğrenmek, okçuluk gibi ilginç hobileri olan biri olarak bu aralar merak sardığınız yeni bir ilgi alanınız var mı?

- Diziden dolayı kılıç kullanmayı öğreniyoruz. Bu aralar o çok ilginç geliyor. Vaktim oldukça hocalarla kılıç çalışıyorum.

Kılıç kullanmasını bilmeyen yüzlerce insanın kılıçla savaşması tehlikeli değil mi? Yaralananlar olmuyor mu?

- Olmaz mı? Ellerim, kollarım hep yara bere içinde. Herkesin her yeri çizikli, yara içinde. Sadece kılıç yaraları da değil, atlardan düşenler, elini bacağını kıranlar... Her çeşit yaralı var.

BİR KUZUYU SEVİP SONRA ONU YİYEMEM

Son zamanlarda keşfettiğiniz yeni bir yer, mekan var mı?

- Moda’daki Dondurmacı Ali Usta’yı defalarca yeniden keşfediyorum. şu deniz ürünleri yapan Dardenia’yı keşfettim. Ben pesketeryan olduğum ve sadece deniz ürünleri yediğim için benim için harika bir keşif oldu orası.

Kürk giyilmesine de karşısınız o zaman?

- Tabii ki karşıyım ama kimseye karışmam. Herkesi kendi vicdanına bırakmak lazım. Ben asla giymem. Moda çekimlerinde falan poz vermek için de kesinlikle giymem. Kendim öldüremeyeceğim hiçbir hayvanı yemem ve giymem. Bana çok ikiyüzlüce geliyor. Mesela bir kuzuyu seviyorum, öpüyorum. Sonra onu yiyorum... Başkası benim için öldürüyor bile olsa yiyemem. ✎ Mutfağınızın olmazsa olmazı her ürün Karaca’da!
Etiketler

Top Post Ad

Below Post Ad

Önizle
Sosyal Sorumluluk Projesi